bugün

entry'ler (292)

osmanlı nın 600 sene dünyaya hükmettiğini sanmak

elbette hükmetmişmidir hükmettiyse ne kadar hükmetmiştir sorusuna farklı yorumlar ileri sürülebilir. osmanlının dönemin en büyük askeri gücü olması amerika ve afrika yerlilerini güney ve güneydoğu asyada yaşayan insanları ve devletleri pek enterese etmemektedir. ancak bir portekizin adı bile onu duyan bu geniş coğrafyada ki insan kitlelerinin kanını dondurmaya yetmektedir. osmanlı denesede kolu hint okyanusunda portekizlilere uzanamamıştır.
portekizin dünyanın süper gücü olduğunu iddia etmeyeceğim. ancak osmanlının gücünün doruğundayken ele aldığımız bu doneden yola çıkarak osmanlının ne kadar büyük bir güç olursa olsun ancak kendi bölgesinin ağası olduğu sonucunu çıkarabiliriz rahatlıkla.
her ne kadar bu bölge 3 kıtada milyonlarca kilometrekareye yayılsa bile dünya akdeniz çevresi ile sınırlandırılacak çağları çoktan geride bırakmıştır.
yinede dünyanın en büyük gücü olduğu kabul edilebilir fakat bu gücün 600 yıl sürdüğünü iddia eden tarih profesörleri neyin kafasını yaşıyor çok merak ediyorum.
1300 de kurulduğunda anadoludaki beyliklerin en küçüğüydü
1402 de anadolu siyasi birliğini yeni kurmuşken timur tarafından darmadağın edildi.
1453'te istanbulun fethi ile imparatorluk olduğunu kendi tarih kitaplarımız yazıyor o tarihten başlatsak 469 yıl oluyor bu sözde tarih profları nereleri ile yorumlamışlar bu kitapları diye derin düşüncelere gark oluyor insan
1516'da devrin en büyük güçlerinden memlüklere karşı gücü ilk kez sınanır.
hızır reis gelene dek donanma gücü sınırlı
nihayet kanuni ile gücünün zirvesine ulaştığında sene 1550
sonrası malum zaten.

farabi nin iki defa ölmesi

http://inciswf.com/1306682762.swf

hdp ye oy vermek

bu güne kadar bir kısmı fiziksel bir kısmı duygusal bir kısmı da bürokratik sebeplerden kaynaklı aksiliklerden ötürü sadece son cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanabildim.
oyumu hiçte içime sinmeyen bir aday olan ekmel'e attım. çünkü iktidarın karşısında, kafasına eseni uygulamasını engelleyecek, engelleyemese bile kamuoyunu haberdar ederek oyunu bozacak bir denge unsuru olması gerektiğine inandım. mevcut muhalefetin bu görevi hakkıyla yerine getiremediği ortada...

bu seçimde de mhp'ye atacak gibi durduğum oyu hdp'ye atmaya karar verdim. sebebi hdp'nin parti programının, söylemlerinin ya da vaatlerinin beni etkilemesi değildi. zaten hdp'nin hümanist ve demokrat görüntüsünün bir maske olduğu, gerçekten temsil etmeye niyeti olduğu yegane kesimin ayrılıkçı ve milliyetçi kürtler olduğu -romantik tatlı su solcuları hariç- bilinen bir gerçek.

öyleyse ne demeye hdp'ye veriyorsun oyunu diyenlere nedenlerini basitçe anlatmaya çalışayım:

*hdp'nin barajı aşamaması durumunda ortaya çıkacak tablonun son 12 yılın devamı olacağı açık. hatta akp'nin tek başına anayasayı değiştirecek sandalye sayısına ulaşması dahi ihtimal dahilinde.

*bu tablonun oluşmasında en büyük paylardan biri hiç şüphesiz her seçimde, ''raad ol panpa bunlar bu sefer %38'in altına düşecekler'' diye zeka fışkıran analizler üreten ama her seferinde akp'nin oy oranını artırmaktan başka işe yaramayan muhalefet ve seçmenine ait.

*fanatizm bazı gerçeklere karşı insanı kör eder. eğer anayasa her halükarda değişecekse, bırakalım akp hdp ile işbirliğine gitmeye mecbur kalsın. eğer bu da insanımızın kafasına bazı gerçekleri dank ettirmiyorsa bu ülke için umut yok demektir.

*ancaak hdp bu teklifi elinin tersi ile iter ya da akp doğrudan mhp'ye yanaşır, mhp'de çıkar uğruna akp'ye biat ederse o zaman mhp seçmeninin derin bir sorgulama yapması gerekmektedir. hdp'nin barajı aşmasının bu yüzden bir turnusol görevi göreceği açıktır.

*ola ki hem mhp hem hdp akp'ye karşı güçlü bir duruş sergiledi; ilerde akp'nin düşüş tarihine milat koyacakları zaman bu olayı koyarlar.

*%48-50'lik oy oranı ile gelebilecek bir akp dururken %10'luk hdp'den rahatsız olmak, kişinin siyasetin dinamiklerinden zerre çakmadığını gösterir.

yurtiçi kargo

müşterilerin yurtiçi kargo'dan beklediği hizmeti, yurtiçi kargo'nun şu anki fiyat tarifesi üzerinden sağlaması imkansızdır. taksi konforu ve imkanlarına halk otobüsü fiyatları ile ulaşmayı istemek gibidir. müşterilerinde şu an ki fiyatların üzerinde bir fiyat ödemeleri imkansız olmasa bile çok çok zordur.

bazı müşteriler bunun farkında bile olsalar biraz cehalet, sınırsız egoizm ile şikayet eder dururlar.

fenerbahçelilerdeki aşağılık psikolojisi

fenerbahçe bu sene ipi göğüsleseydi bugün milli küme şampiyonlukları gündemde olmayacaktı.
galatasarayın milli kümede daha fazla şampiyonluğu olsaydı bugün milli küme şampiyonlukları gündemde olmayacaktı.
şu tişörtü bu sene fenerlilere giydirmeye çalışmak kendi taraftarını alay konusu etmekten başka bişey değildir.

transformers age of extinction

yanlış görmediysem trailer da koskoca optimus prime'ı doğan slx gibi akü takviyesiyle çalıştırıyorlar... mantıklı lan aslında kim gezecek şimdi o piramitten bu piramite yok liderlik matrix'iymiş yok energonmuş. yokuş aşağı vurdurunca çalışmayan autobot'a autobot demem ben...

bağdat caddesinin düşmesi

bağdat caddesi 99-2000 sezonu şampiyonluğunu kutlayan gs'lilere, fenerliler kadın,çocuk,ihtiyar demeden kuduz köpekler gibi saldırdığında düşmüştü. o gün bugündür orası fenerliler için bir kurtarılmış bölgedir. bir fenerli taksimde, istiklalde, beşiktaşta rahatça gezebilirken bir gs'linin forması ile bağdat caddesinde gezememesi devletin ayıbı, fenerbahçenin yüz karasıdır.

gss prim borcu

hırsızlığın en rafine halidir. hiç bir işte çalışmadığım halde 2 yıldır cezası ile birlikte aylık 130 tl geçirmişler. 2500 tl hesap çıkarmışlar 5 kuruş ödemeye niyetli olmadığım bu borç için henüz bir yaptırım da uygulamadılar. biliyorlar tabii alamayacaklarını kazı ürkütmeden yolma derdindeler.

aylık 130 tl nedir amk. asgari ücretle çalışıyo bile olsan call center gibi gelir adama.

one helsing

yazdıklarını, kendi savları ile çürütemeyen bazı yazarlarca komik eleştirilere maruz kalır.

din bezirganlarına da
(bkz: #22424996) (bkz: #22425322) (bkz: #19016993)

ateistine de
(bkz: #22177698) (bkz: #18823610)

kürtçüsüne de
(bkz: #22029822) (bkz: #21983817) (bkz: #19166893)

faşistine de
(bkz: #18880473) (bkz: #18425219) (bkz: #14192430)

küsküyü vermeyi adet haline getirmiş yazardır. hiç bir ideolojiye körü körüne bağlanmaz.

süleymancılar

tavır olarak gülenciler-nurculardan daha net cemaattir. nurcular akp'nin ilk dönemlerinde bile 28 şubat travmasını tam olarak atlatamamışken; süleymancılar 28 şubat döneminde bile yurtlarında-kurslarında genç dimağları atatürk düşmanlığı ile doldurabilmişlerdir.

özellikle taşra da büyüyen pek çok çocuk namaz kılmasını, kuran okumasını öğrenmesi amacı ile yatılı kuran kursuna verilir belli bir dönem. ama bu kurslarda asıl ders karşı devrim propagandasıdır. o yaşlarda ki çocuklar üzerinde atatürk'e atılan bu iftiralar büyük etki bırakır ve kindar bir nesil yetiştirmenin ilk adımları atılırdı.

adriana lima yı iki kere aldatmak

(bkz: insan doğası yeğen) adriana lima aldatılır mı dedikçe insan nefsi iyice kamçılanır. kadınlarda oluşacak adriana lima'nın elinden erkek kapma karizmasını da düşününce kaçınılmaz bir durum haline gelir.

top eleven

kılı kırk yaran araştırmaların ardından türklerin hesaplı transfer yapması için en uygun saat diliminin gündüz 10-11 arası olduğunu tespit ettim. bunun en önemli nedeni hem avrupa hem de uzakdoğu için iş ve okul saatlerine denk gelmesi. ama işin kötü tarafı açık artırmada yer alan oyuncularında kalitesinin en düşük olduğu saatler bunlar.

oyunun püf noktası sabırlı olmayı başarabilmek! alt liglerdeyken kendinizi kaybedip transfer piyasasında fırtınalar estirmek salaklık... esas takımıma lojistik destek sağlamak için kurduğum, gidişatlarını hiç sallamadığım fake takımların ligde ki konumu ile asıl takımımın konumu hemen hemen aynı. tek farkları ben meteliğe ve tokene kurşun atarken onlar paraya para tokene token demiyorlar. 8 takımın üst lige çıktığı kofti liglerde rahat rahat 4. seviyeye kadar gelirler zaten. o noktadan sonra birikmiş kapitalle kuracağınız takım en az 2 seviye şampiyonluk garantisi getirir. iki seviye sonra tekrar güncellersin takımı böyle böyle yürürsün.

ya da benim gibi heyecan yapıp bulunduğunuz seviye için çok iyi bir kadro yapmak için paraları tokenleri savurur. bir üst lige çıkıp, oyuncularınızın o seviye için sıradan olduğunu görüp tekrar token derdine düşersiniz.

vicdani ret

daha kısa dönem askerliği hazmedemeyen hırtların kabullenemediği kavram.

profesyonel ordu diyoruz, adam ülke işgal edilince ne yapacaksınız diyor. ulan sığır savaş halinde, topyekun seferberlikte kimsenin vicdanına bakılmaz zaten ister seve seve ister sike sike savaşacaksın gerektiğinde. biz diyoruz ki barış zamanı zorunlu askerlik neresinden tutsan elinde kalan bi uygulama. tam hayatına bi yön vereceğin çağda hayatının bir senesini komutanın kölesi olarak geçirmenin ya da yarım yamalak bi eğitimle sınır karakolunda baskın yemeyi beklemenin hiç bi mantığı yok.

ne koyu ülkücüler tanırım askerlikte yaşadıklarından sonra vatanseverliğini sorgulamıştır. ama hissiyat şu: ''ben yaptım o da yapacak!''
yapmasın a.q. niye yapsın? sırf sen o kadar talihli değilsin diye ilelebet böyle mi gidecek bu düzen.

askerliği uzun dönem istiyordum; olmadı, kısa dönemsin dediler geldik askere. benim yerimde olmak için mabadı-na buzlu badem sokacak adamlar ''sen vatan hainisin'' dediler direk! okuduk diye vatan haini de olduk.

said nursi

insanımız güneşi bile kendi başına göremeyecek kadar kör olduğu sürece el üstünde tutulmaya devam edilecektir.

askerde yemeklere şap atıyorlar efsanesi

askerliğin ilk zamanlarında inanır gibi oldum bu efsaneye, sonra anladım ki tamamen psikolojikmiş.*

said nursi

kimse kusura bakmasın da öyle olmadığı halde kendi kendine kutsiyet ve kerametler atfeden insana şarlatan denir. yok çok iyi bir insanmış yok çok hikmetli sözleri varmış diyerek bu durumu yadsıyamayız. bu rivayetler kendi ağzından mı çıktı müritleri mi uydurdu bilemem ama bir yerde sıkıntı olduğu aşikar.

said nursi

muhakkak daha öncede yazılmıştır ama okumaya üşenenler için tekrar edelim.

bu adamın kendine yada müritlerinin buna atfettiği makam ne? mücedditlik
nedir mücedditlik bizzat abilerin ağzından duyduğum tarifle yazıyorum:

''her yüz (100) sene de bir, islam dinini çağın gereklerine, ihtiyaçlarına göre yorumlayacak bir islam alimi gönderilir!'' (gönderilme meselesinden emin değilim; ama 100 sene gibi spesifik bir zaman aralığı belirtildiğine göre bir atama durumu olduğunu varsaymak zorundayız. o atama da ancak hak teala tarafından gerçekleştirilebilir elbette.) bitmedi! ''son müceddit hz. mehdi a.s.'dır. mehdi'den hemen önceki müceddit ise bediüzzaman said nursi'dir.'' bu hesaba göre mehdi'nin ortaya çıkması ve kıyametin kopması an meselesidir. (kıyametin zamanını da haber veriyorlar böylece) bizzat kendilerinin genç dimağlara anlattıkları said nursi işte böyle bir zat.

burada önce mücedditlik kavramında ki sakatlığı ele alalım:

*bildiğiniz gibi peygamberlerin kimi yeni şeriat getirir, kimi eskisini yeniler.

*allah'ın dini tektir. hristiyanlık, yahudilik insanların hz. isa'nın ve hz. musa'nın şeriatını tahrip etmesi ile ortaya çıkmış fraksiyonlardır.

*hz. muhammed (s.a.v.) son peygamberdir.

adam direk ben peygamberim diye uçamayacağı için mücedditlik gibi suni bir kavram yaratıp kendisine kutsiyet atfetmeyi başarmıştır müritlerinin gözünde. nurcu olsun olmasın konuyu bilenlerin vicdanına sesleniyorum.

*risale-i nurların günümüz türkçesine göre sadeleştirilmesine karşı çıkmak hem apaçık hurafe kokan kısımlarını gizlemeye yönelik basit bir şark kurnazlığı hem de o kitaba-kitaplara kutsal muamelesi çekmek değil de nedir?

*sohbetlerde o kitapları okuma eylemi, dinleyenlerin çoğu anlamadığına göre okunanları eğitim amaçlı olamaz, bir ibadet etme eylemi gibi gördükleri yalan mı?

*insanların anıtkabir'i adı üstünde bir mezarı ziyaret etmesine dudak bükenler. sırf bu adam bir süre yaşamış diye kilometrelerce yol gidip allah'ın barla'sına hacı olmaya gitmiyorlar mı?

*diyelim ki bu adam böyle yüce bir makamın sahibi. diğer cemaatler ne ayak? said'in nursi'nin mücedditliğini kabul ediyorlarsa neden farklı bir yapılanma içindeler islam'ın hak dini olduğunu kabul eden hristiyan gibi. kabul etmiyorlarsa neden dini açıdan bu kadar büyük bir suça sessiz kalıp, milyonların günaha girmesine sessiz kalıyorlar?

müritlerin nasıl kafalarda yaşadığını anlamak için aşağıda ki videoyu izlemek yeterli olacaktır.

http://video.uludagsozluk...i-anda-nurcu-olmak-68108/

ronaldo gaucho de assis moreira

sokayım olcay'a, oğuzhan'a, gökhan'a, türkiye'ye gelmiş en kariyerli yabancı futbolcu beşiktaş'ta oynayacak hüloooğğğ denmeden önce bir takım nasıl markalaşır onu öğrenmek lazım. parayı basıp adamı getirmek işin kolayı. ne takımlar ne oyuncaları oynattı şimdi isimleri bile hatırlanmıyor. markalaşmanın tek yolu büyük şampiyonluklar kupalar kazanmaktır.büyük takımlarla rakip olarak anılmak istiyorsan büyük kupalarda oynayacaksın.

tütüncü

devasa bir sektör haline gelmelerinin (bkz: 28 aralık 2011 şırnak taki köylülerin bombalanması) 2. yılını kutlayan illegal işletmeler.

29 aralık 2011 uludere de köylülerin bombalanması

olayı takip eden aylarda yerden bitivermiş gibi her köşe başından fışkıran tütüncü dükkanları ile de kendisini her daim hatırlatan hadisedir.

o garibanlar öldü ama meslektaşları abad oldu.